top of page

Vâr Olduğu Hâliyle..

İbnü’l Arabî, Resulullah efendimiz a.s.’ın dünyaya gelişini izah ederken, Arap yarımadasının kaotik ve dehşetli ortamında bir rahmet denizi olarak dünyaya geldiğini söyleyen klasik görüşün ötesinde, efendimizin doğumunun bir ölçülülüğe (itidâle) bağlı meydana geldiğini söyler. Bu itidâl kriterlerine göre söylediği tam olarak şu; en uygun zamanda, en uygun mekânda, en uygun ebeveynden ve en uygun besin ve mizaç tahakkuk etmeden Peygamber a.s. efendimiz nüzul edemezdi. Çünkü onun inkişaf edebilmesi için tam da böyle bir zamanda ve böyle bir ölçüyle dünyaya gelmesi gerekirdi, ki vâr olduğu hâliyle olmuş olan şey ,en iyisiydi. Buraya kadar olan kısmı aklımızda tutup işin bir kısmını islam tarihçilerine ve tasavvuf araştırmacılarına bırakarak, konunun bizi de ilgilendirebilecek kısmına dair birkaç şey canlandı içimde, sizlerle de paylaşmayı diledim.

.

Anne ve babamızın ilişkisinden sadece biz doğmuyoruz; bizimle birlikte, hayat içinde yaşadığımız en önemli sıkıntıların kaynağı da genelde kök aile ilişkilerimizden doğuyor. Dolayısıyla bir şifaya niyet ediyorsak, o köklere bakmak anlaşılır, hatta elzem.

.

Sıkıntılar, çoğu zaman, kabullenememe, isyan, çaresizlik, yalnızlık, suçluluk, değersizlik, utanç gibi depresif örüntüler içeren döngülerle geliyor. Yaşamı ve yaşama gelişi, tüm vâroluşu, varlığının anlamını ontolojik bir değerlendirme ile değil de bozulmuş bir kendilik algısıyla, nesne ilişkilerine dair sorunlarla tanımlıyor kişi. Buradan bakan biri, içine doğduğu aileyi, dünyaya geldiği zamanı, şartları suçluyor, sözde kendiliği ve kaderi sandığı yaşamda kalma stratejilerini, nevrozlarını, yargı ve bunlara bağlı kararları sıkı sıkı tutarak “hayat” haline getiriyor; hayatı böyle bir şey zannediyor. Kulağa ne acı geliyor, öyle değil mi?

.

Danışmanlık sürecinde en sık karşılaştığımız tablo budur desek, yeridir. Tam da burada İbnü’l Arabî’nin ölçüsü, benim için sistem ve aile dizimi kuramıyla bütünleşiyor. Bizler her zaman, danışanlarımıza yaşadıkları olaylarla ilgili tanıklık yaparken, aynı zamanda kendi içinde tutarlı, kuralları, işlevselliği olan sistem ve aile dizimleri kuramıyla onlara hatırlatmalarda bulunuyoruz.

.

Elbette bu hatırlatmalar, danışanın hazırbulunuşluğunun, kabulünün imkanı neyse o kadar oluyor fakat bir aile dizimi seansı sonunda genelde danışanlarımızda yaşanan hisler aşağı yukarı şuna benziyor: “evet, başıma her ne geldiyse uygun zaman, en uygun mekan, en uygun ebeveynlerle gelmiş ve ben her nasıl davrandıysam o ânın şartlarına göre başka türlüsü zaten olamazmış”.

.

Bu dediklerim çok acayip ve sizin için kabulü zor ise, o kadar iyi anlarım ki sizi.. çünkü birkaç yıl önce bazı önemli konularla ilgili kesinlikle ben de böyle düşünürdüm. Neyse ki sistem ve aile dizimi kuramı uygulamaları, bana bu düşüncemin aksini ispatladı; bunu deneyimleme fırsatım olduğu için şükran doluyum.

.

Aile dizimi bir mucize teknik değil. Her konuyu halledebilir mi, herkeste işe yarar mı; gerçekten emin değilim. Bu açıdan hiçbir zaman bir mucize olduğunu düşünmedim. “bu konuda işe yarar mı” diye açık kalplilikle soran herkese vereceğim cevap aynı, “bilmiyorum, sisteminize bakıp işe yarayıp yaramayacağını görmemiz gerek”. İşin bütüncül tarafında kalmayı, bilişsel tarafı ihmal etmemeyi, kişiye özel yöntemlerin ve her aile sisteminin farklılık arz edeceğini, danışanın motivasyon ve çabasının, açık kalpliliğinin, kendi konularına bakma cesaretinin, gördüğünü konuları kabul edebilmesinin çok belirleyici olduğunu her fırsatta söylerim; teknikle ilgili temel inancım bu. Bununla birlikte, sistem ve aile dizimi tekniğinin insan fıtratına uygunluğu, geçmişi ve en temel ilişkilerimizi olduğu gibi kabul etme yaklaşımını, “her ne olduysa oldu ve her şeyi kalbime alıyorum” tavrının, sorumluluğu ve tüm aile mirasını iyisiyle kötüsüyle, acısıyla, tatlısıyla kalbine alan kısmını yetişkin bilincim tatminkar buluyor. Fakat bu noktaya gelmeden önce, çokça çocuk ve ergen bilinç seviyelerine takılı kaldığımı, bunun bir anda bir tek dizimle, bir çalışmayla olmadığını da söylemek isterim; Plağın hâlen zaman zaman geriye sardığını da hususiyetle belirterek.


Öyle sanıyorum ki hayat boyu devam edecek bir süreçtir bu; evet, sorun değil, artık yolu biliyorum nasılsa. Ve bazen, başkalarına da yolu tarif edebiliyorum, ne mutlu bana.

.

Deniz F. Saraç |Aile Danışmanı

0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page