top of page

Covid'le Konuşmalar (Hastalık ve Şifâ üzerine bir deneme)

Jung, "Aslında hastalık yoktur, farkında olmadan uyanmış kundalini vardır" diyor. Sürekli semptomları yatıştırarak ve sorunun köküne bakma kısmı için pek istekli olmayarak beslediğimiz hastalıkların mesajlarını, sahi ne kadar doğru okuyoruz?


Uyanışın fazlasıyla kişiye özgü ve bireysel bir doğası var. Bununla birlikte, artık o sonsuz ışık saçan uyanışlara pek inanmıyorum. Daha çok uyuyup uyanmalara, belki bir an uykudan sıçramalara, sonra o sıçrama halinin verdiği coşkulu anlara ve sonra tekrar unutmaya meyyal olmaya ve tekrar uyumaya ve belki biri dürttüğünde yine sıçramaya inanıyor gibiyim; uyanmak mı bu, emin değilim.


Son 1 aydır, sağlık ve hastalık ekseninde deneyimlediğim şey, bildiğim şeylerden fazlası değildi. Yeni bir şey de öğretmedi sanırım fakat, eski bildiklerimi tazelemek, eşsizdi.


Orada olduğunu unuttuğumuz deneyimler, duygular, anılar, arkadaşlar, acı ve teslimiyetler, dualar ve hayaller.. hepsi bulanık bir zihnin, acı çeken bir bedenin, günlerce düşmeyen bir ateşin ardından teklif beklemeksizin gelir ve hastalıkla birlikte size eşlik eder. Bazen buna kızgınlık, kırgınlık, yalnızlık da eşlik eder; hastanın halleri, hastalığın halleriyle bağlı değildir.


Çok fazla fiziksel sıkıntı varsa, ruhunuzun sızısı duyulmaz olabilir ve daha başka bir evrene ışınlanabilirsiniz; nefes alamamak mesela, neyin dert, neyin dert olmadığı konusunda size sunulan acayip bir turnusol kağıdı gibidir; hızlıca seçenekleri işaretlersiniz.


Fakat bazen şarkının da dediği gibi "bedeninizde değil, ruhunuzdadır sızı". Sanıyorum ki, en kötüsü de budur. Ne gariptir, doğru ilacı verdiğinizde en hızlı iyileşeni de budur ama. Ruhun iyileşmesi neredeyse ân içinde olur, ki bu bedenin iyileşmesinin de bir vesilesi.


O zaman başlangıç noktası olarak hastalığın girdiği ve çıktığı yer olan "ruhu" (spirit+mind) bedenden (body) daha ince alanlarımız olarak alabiliriz.


Ruh dediğimizde birçok karşılığı olabilir yine de onu zihinden bağımsız düşünmem imkansız. Ve zihin dediğimde sadece insan beyninden bahsetmediğim, malûm olmalıdır.


Derde de dermana da "bütüncül" baktığımızda ancak, köke, dallara, yapraklara ve çiçeğe bakarak içimizdeki "hayat ağacını" izlemeye başlayabiliriz.


Ağacın bir kez yeşermediği, çiçeğin bir kez açmadığı ve tüm bunların sadece bir kez solmadığı bir evrende, kendimizin değişik yüzlerini deneyimliyoruz.


Hastalıkta da sağlıkta da başımıza gelen şey, kendimizin farklı yönlerini yoğunluklu olarak deneyimlemek; zorluk sadece bir algı.


4 haftadır bana uğrayan covid'in neden beni seçtiğini düşünürken, aslında onu seçtiğimi de farketmem uzun zaman almadı. Sadece pandemi ve ihmalkarlıkla açıklamak yeterli gelebilir bazılarımıza; bana yeterli gelmedi.


Covid'le konuştuk, beni dinledi, onu dinledim. Tüm hastalıklar gibi masum ve yardımcı olmaya çalışan doğası oldukça ilginçti. Evet, herkese şöyle derken hatırlıyorum kendimi, "Allah sizlere uğratmasın!".. fakat, belki de tam da o zaman, uğraması gerekiyordur; altında yatan sebepleri sadece siz deneyimliyorsunuz, kim bilebilir.. yine de insanlar, kendilerince musibet olarak tanımladıkları olaylara karşı birbirlerini teselli etmeye, tavsiyeler vermeye meyillidir ve oldukça insanız.


Ölümle neticelenme ihtimali olan bir hastalığa dair bu kadar "geniş ve gevşek" konuşuyor olmam size zor gelirse, anlarım. Kaybınız olduysa, acınızı hissedebilmem imkansız ve bir teselli gücüne sahip değilim. Sadece buradayım, bu acıyı siz göğüslerken, ölümün de bir şeylere şifa olduğunu ve bir son olmadığını hatırlamak, bana da iyi gelir. Yine de teselli etmek, hadsizliğinde olmayacağım; acınızı görüp, bağrıma basmaktan başka. Umarım sözlerim sizleri üzmez ve içtenliğim duyulabilir oradan.


Hastalığa tutunan ve onunla yârenlik eden taraflarımız, ondan faydalanan ve bize ganimetler getiren hastalıktan vazgeçmememiz, en acı verici anlarda bile bizi hastalığa bağlayan yollardır. Hazır olanlar için, hastalıktan mezun olmanın zamanı, her an.


Ama, ihtiyacınız da varsa, vardır! O ihtiyaca bakmak gerekir. Dinlenmeye mi, sevgiye mi, ilgiye mi, görülmeye mi, duyulmaya mı, neye ihtiyacınız var...ve daha birçok şeye.. ve bu ihtiyaçlarımızı hastalık hariç, hangi başka yollarla karşılayabiliriz? İmkansız mı.. Neden?


Bir hastalığın dahi gözlerine baktığınızda göreceğiniz şeyler, sizi değiştirir. İhtiyacı olanlar için bu sorularla bitiriyorum.. bu sorularla kalmak (ve belki de kalamamak!) nasıl geldi, bir bakın içinize..


Sevgi, şükran ve barışla.*


Deniz





*Sözü böyle bitirmeyi seviyorum; her biri sonsuzca yaşamasını dilediğim güzel çocuk adları gibi☺️






0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page