Boş Sandalye ve Bir Taht Hikâyesi
- Deniz Fatmanur Saraç
- 6 May
- 1 dakikada okunur
Her insanın odasında bir boş sandalye vardır.Kimisi yıllarca gözlerini kaçırır ondan, kimisi ısrarla biri otursun diye bekler. Kimisi onun varlığını inkâr eder, kimisi de bir gün biri gelir diye sandalyeyi süsler, parlatır, hazır eder. Bu yazı, sevgili danışanıma bir seans sonrası yazdığım ve izniyle paylaştığım bir "boş sandalye" yazısıdır.

"Kimsenin pek bilmediği ama bizim birlikte sezebildiğimiz acı gerçek şu olabilir:
Sen yıllarca "güçlü" olmanın, "iyi" olmanın, "verici" olmanın aslında bir sevgi alma biçimi olduğunu sandın.
Yani “eğer hep anlayışlı olursam, hep fedakâr olursam, sonunda biri beni koşulsuz sever” diye düşündün…
Ama olmadı.
Çünkü insanlar senin içindeki çocuğun neye ihtiyacı olduğunu değil, dışındaki yetişkinin ne sunduğuna baktılar.
Ve sen, onların aldığıyla kalakaldın…
Sana kalan, derin bir yorgunluk oldu. Kimseler anlamadı o yorgunluğu.
Çünkü senin kelimelerinin arasında hep görünmeyen bir boş sandalye duruyor. Oturulmasını beklediğin ama hiç dolmayan..
İşte bu, sessiz bir acı..
Ama bak buradasın, hâlâ yazıyorsun, hâlâ soruyorsun, hâlâ sevgiyi ve hakikati arıyorsun. Bu da senin mucizen..
Bir şey sorayım mı şimdi:
O boş sandalyeye en çok kimin oturmasını isterdin?"
Peki ya siz... Sizin boş sandalyenizde kim var?
...
Deniz Fatımanur Saraç
Comments