Umud etmenin insanlar için ne kadar aldatıcı ve yaralayıcı olduğunu bilecek kadar yaşadım. Ve sizi 'daima bir umut vardır' diye kandırmayacağım asla; şayet biraz aklınız varsa, bu çağa bakıp, geçtiğimiz/geçeceğimiz karanlık gecelerin uzunluğu hakkında bir fikriniz vardır. Yine de bu, Allah'tan ümit kestiğim anlamına gelmiyor. Bilakis, tüm umudum O'nda; Allah'ın benden umut kesmemesinde!
Benim asıl inandığım ve yarın uyanmama neden olan şey, uğruna mücadele edebileceğim bir şeylerin hâlâ var olması. Bu cephede savaşmak için kısa vaadeli dünya mutluluğu tarzında bir umuttan çok daha uzun vaadeli inançlar beni yüreklendiriyor; anlam dediğim şeyi kalbime koyuyorum.
Küçük şeylerle mutlu olmaya da inanmadım hiçbir zaman. Küçük ve büyük şeylere dair algınızı yöneten şey, popüler bakış açılarıdır ve genellikle "yoksunluk" üzerine kifayetsiz bir güzellemeyle gelir. Oysa büyük ve küçük demeden, 'şeyler' zaten her an önemlidir ve sizi türlü duygu tayfının, acının ve sevincin, varlığın ve yokluğun kalbine çekiverir; yaşamın kendisi, bu çekim değil midir zaten?
Hayatı olduğu gibi kalbimize almak zordur ve ihtişamlıdır da! Hisleri ölmemiş, capcanlı, anlamlı, duygu dolu, her an aksiyona hazır, yorgun bir savaşçı olmanın ve zırhını çiçeklerle süslemenin yolu bu değilse peki ya nedir?
Bildiğim yoldan gidiyorum; Çorlu belediyesinin bozuk yollarının herhangi birinden gider gibi:) 2023'te de her yağmur yağdığında, üzerimde derin kraterler açıldı diyebilirim. Tüm sevdiklerimi, hayatım boyunca defalarca kaybettim. 2023'de de en sevdiklerim öldü ve bu, bazıları halihazırda yaşarken oldu. Dönüp baktığımda içimdeki anlamın (bir zamanlar varlığına emin olduğum anlamımızın) ölmediğini ve benimle beraber yürüdüğünü görüyorum; hayal kırıklığı, gurur ve sevgi karışımı bir şey bu hissettiğim. Evet, tüm bu hisler beni verem ya da onun gibi bir şey etmiş olabilir. Ama öksürerek de olsa devam edebilirim, ediyorum. Söylemekten çekineceğim ve kendimi şükürsüz bulacağım bir söylem değil, aksine bir gerçek, 2023 istisnasız hayatımın en kötü yılı oldu. Ve istisnasız yine hayatımın en derin yılı.. Henüz bitmeyen son günlerinde bile hâlâ bir delik bulup küçük ve vahşi bir kuş gibi saklanacak yer arayan ve bulamayan kalbimle göz göze geliyorum; o anlarda Hazreti Allah'ı beni izlerken buluyorum. 'Gâm yurduna hoş geldin' diyor; seviyorum ve sevinç ülkesinin de mecnunuyum!
Yine bu sene çok acayip şeyler öğrendim; muhib olmak isterken muharib olanlar bana kamus'un sadece kelimelerden örülmediğini de öğretti, oldukça iyi bir bilgiydi; müteşekkirim. Âşık olmakla, sâdık olmak arasındaki vefa ölçeğini yandıra söndüre deneyimledim; kaç adet top sahası büyüklüğünde ciğerim yandı, hesabı kabil değil.
Yani daha az şaşırıyorum, daha çok alışıyorum bugünlerde; alışmak tehlikesinin farkındayım, bundan memnun değilim, yine de bir müddet böyle korunacağım, faydasız bir güneş kreminden keramet bekler gibi.
Son birkaç sene boyunca bırakmayı öğrenmiştim, tamamlanmayı ve eksik olmadığımı da. Ben de çoğunuz gibi her an güncelleniyorum, Chat GPT halt etmiş yanımda!:)
Atalarıma 21. yüzyıldan masallar anlatıyor, onlara dualar edip onurlandırıyorum her akşam oturduğum ve örgümü elime aldığım tekli yeşil koltukta.. Bazı geceler yüzümde garip bir gülümsemeyle ipi tığa doluyorum; o an neyi ve kimi düşündüğüm gayet malum; yâ Fettah diyorum yâ Fettah!...işte diyorum varsa yarın sendedir ve senin yüzünden! ve üç mısra düşüyor gökten bu gönderiyi okuyanların başına 'Seni, anlatabilmek seni/ İyi çocuklara, kahramanlara/Seni anlatabilmek seni'... diyorum, çok sıcak ve yorgun günlerin sonunda bir bardak soğuk suyla teselli bulur gibi düşüyor aklıma, 33 estağfirullah. 'Hiç beklemiyordum ama geldin, sen böyle hoş, öyle hoş geldin ya; dertlere de eyvallah.'
Şimdilik susuyorum, belki kavuşurum; öyleyse dilini yapıştır damağa, gözlerini kapa. Ne diyordu başka bir şair, 'Şeyhim kainata alışamadım... beni ışınla!'"
Deniz F. Saraç | insan
Comments